BARIŞ İÇİN GEREKENLER: FEDAKÂRLIK, UZLAŞMA, CESARET VE FERASET
Hasan Yücel Başdemir
Bazı zamanlarda insan çok şey söylemek ve yazmak istiyor. Bazen fikirlerinizin doğruluğundan şüphe duyuyorsunuz. Bazen her aklınıza geleni yazacak kadar cesur olamıyorsunuz. Çoğu zaman da düşüncelerinizin karşılık bulamayacağını, yanlış anlaşılacağınızı, gönülleri kırabileceğinizi ve nihayetinde de sözünüzün kıymeti kalmayacağını düşünerek kırpılmış, oto-sansürlü cümleler kurmakla yetiniyorsunuz. İyi mi yapıyoruz kötü mü?
Suruç'taki intihar saldırısı ve artan PKK eylemleri, bana yoğun şekilde bu ruh halini ve zihin paradokslarını tekrar yaşattı. Son birkaç günde yaşanan şiddet olayları, komşularımızdaki insani dramların sınırı aşarak Türkiye'ye gelmeye başladığının habercisi gibi. Suruç'ta ve Şanlıurfa'da ölen gençlerimizin arkasından duyduğumuz derin hüznü, endişe ve tedirginlik takip ediyor. Oysa güzel bir ülkede yaşamak istiyorsunuz. Gelecek gününüzün geçen günden daha iyi olmasını hayal ediyorsunuz. Fakat olan biteni uzaktan sakince izlemekten başka bir şey gelmiyor elinizden. Mazlum komşularınıza umut olmak yerine her gün onları mazlum yapan durumlara doğru ilerliyorsunuz.
Yorumlar
Yorum Gönder