Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Müfredata “Alevilik” Konusunun Girmesi Yeterli Mi?

Resim
Müfredata “Alevilik” Konusunun Girmesi Yeterli Mi? Yazar Şenol    Cuma, 02 Nisan 2010 19:49 Hasan Yücel BAŞDEMİR Alevi açılımının en önemli başlıklarından biri, zorunlu din dersinde Aleviliğe yer verilip verilmemesi konusudur. Bazı Alevi temsilciler, din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılmasını isterken genel eğilim, müfredattaki Alevilikle ilgili bilgilerin genişletilmesi yönündedir. Müfredatın büyük bir bölümü Aleviliğe ayrılmış olsa bile sorunun çözülmesi mümkün değildir. Türkiye’de din derslerinin amacının ne olduğu, onun bilimsel-seküler bir öğretimi mi yoksa dini-ahlaki eğitimi mi amaçladığı ve hangi politik bakış açısına göre düzenlendiği konusunda ciddi belirsizlikler vardır. Yapılmak istenen yeni düzenlemelerin amacı, çoğulcu bir eğitim sistemi geliştirmektir. Ya da en iyimser yaklaşımla birçok kişi böyle olduğunu düşünüyor. Ancak mevcut düzenlemelere ilave olarak atılan her olumlu adım, gerçekte sorunu çözmek yerine tam olarak amacının ne olduğu belli olmayan eski

Diyanet’e 12 Acil Öneri

Resim
HASAN YÜCEL BAŞDEMİR Taraf  - 14.11.2010 Türkiye’de Müslim ve gayri-Müslim cemaatlerin devletle ilişkileri, sürekli sorun olmaktadır. Kamu otoritesi dini kontrol etmek, dinden gelebilecek muhalefeti engellemek, resmî ideoloji ile uyumlu ve ona meşruiyet sağlayan bir din anlayışı geliştirmek için dinî çeşitliliği yok saymış ve bazı resmî din kurumları inşa etmeye girişmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), bu amaçla 1924’te kurulmuş ve Hanefîlik-Mâturîdîlik ekseninde şekillenmiştir. Bu, Hanefîlerin Hanefîliği ve Mâturîdîlerin Mâturîdîliği değildir; sınırlarını devletin belirlediği ve resmî ideolojiye uyarlanmış bir devlet Hanefîliği ve Mâturîdîliğidir. Türkiye, AB süreci ile ulus devlet yapılanmasından çoğulcu toplum modeline doğru bir dönüşüm yaşamaktadır. Yüksek yargı ve ordu başta olmak üzere birçok kurum, bu değişime ayak uydurmak için sancılı süreçler geçirmektedir. Geçtiğimiz günlerde Ali Bardakoğlu’nun özerklik açıklamalarıyla DİB, değişim mesajları vermişti. Ancak şim

Alevi Sorununu Kürt Sorunu Üzerinden Düşünmek - Hasan Yücel Başdemir

Resim
İnsanların karşı karşıya kaldıkları sorunlara odaklanmaları doğal bir durumdur. Türkiye’deki, etnik, dini, cinsel veya kültürel grupların yaşamış oldukları ve hala yaşadıkları sorunlar, onların duygusal belleğini acılarla doldurmuştur. Aleviler için Koçgiri’den sonra Dersim olayları büyük bir travma etkisi meydana getirmişti. Maraş, Malatya, Çorum, Sivas ve Gazi olaylarının Aleviler üzerinde bıraktığı derin travmayı anlamak için Alevi olmaya hiç gerek yoktur. Şeyh Said isyanından sonra Başbakan Fethi Okyar’ın politikalarını ılımlı bulan, şiddet yanlısı tedbirlere başvurmak isteyen ve başbakanı bu nedenle görevinden eden, “Demokrasi modası geçmiş bir akımdır.”, “Liberalizm vatan hainliğidir.” düşüncelerini savunan, faşizan ve dini aşağılayıcı ifadeleri her fırsatta halka çekinmeden söyleyen Mahmut Esat Bozkurt, Recep Peker, Şükrü Kaya gibi provokatör siyasetçiler, her fırsatta Kürtleri aşağılamışlar ve bu ülkenin ari Türklerin ülkesi olduğunu savunmuşlardır. Ne yazık ki bunlar Türk