Kayıtlar

Nisan, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zoraki Siyaset: Karın Ağrısı Polemiği

Hasan Yücel Başdemir h.basdemir@hurfikirler.com Hasan Yücel Başdemir   28 Ocak 2016 Slider ,  Yazarlar   312 defa görüntülendi Siyaset, bizim toplumumuzda çoğu zaman olumsuz anlamda kullanılıyor. Memleket meseleleriyle ilgili feveran ve hezeyanlarda bulunan kişilere “ politize olmuş ” denirken, belirgin bir siyasi tarafı olmayan, polemiklere katılmayan, sağduyulu, yapıcı ve iyimser kişilere de “ a-politik ” deniliyor. Siyaset,  menfaat çatışması yaşayan ve dünya görüşleri birbirinden farklı olan insanların, mutabakatla belirlenen  belirli ilke ve kurallara uyarak  bir arada yaşamasını amaçlar. Bu nedenle siyaset, hayata farklı bakan insanların, farklılıklarını çatışmaya dönüştürmeden barış, huzur ve mutluluk  içinde yaşama isteğinin ürünüdür. Bu yönüyle  “politize olmak” ve “a-politik”  ifadeleri bizde yanlış kullanılmakta. Siyasetin üslubuna uymayan, sağduyudan uzak, uzlaşmadan kaçınan, hezeyan içindeki kişilere, “ a-politik ” demek daha uygun. Y

2016’nın en önemli siyasi gündemi

Resim
01.01.2016  Hasan Yücel Başdemir   hasanyucelbasdemir@gazeteyeniyuzyil.com  in Share Merkezi vesayetin  bittiğini düşünmek, büyük bir gaflet ve dalalettir. Seçilmiş hükümetin yanında Türkiye’de her zaman seçilmemiş,  gizli hükümet ortakları  vardır. Onların kendilerine ait bir çalışma tarzları var. Fırsat bulduklarında palazlanırlar, kendilerini zayıf hissettiklerinde  iktidara adapte olurlar . 7 Haziran  seçimlerinden önce vesayetçilere bayağı bir güven gelmişti ancak  1 Kasım  seçim sonuçları, sevinçlerini kursaklarında bıraktı. Fakat pes etmiş de değiller. Şimdilerde birçok  yeni taktik  deniyorlar. Bunların başında da  etnik ve mezhebi ayrılıkları  ön plana çıkarmak yatıyor. Zaten var olan sorunlarla birlikte kutuplaşmaları artırma  çabaları da devam ediyor. Bunlara karşı hükümetin  önleyici icraat ve siyasetler  geliştirmesi gerekir. Toplumsal barışla ilgili ciddi bir sorunun çözümü ya da önemli bir mesafe kat edilmesi, hükümetin işini kolaylaştıraca

Ege’nin neyi meşhur değildir?

Resim
22.01.2016  Hasan Yücel Başdemir   hasanyucelbasdemir@gazeteyeniyuzyil.com  in Share 20’den fazla ada ve adacıktan oluşan 12 Adalar, 1947 yılında  Paris Anlaşması  ile resmen Yunanistan’ın eline geçmişti. Lozan’dan Paris’e kadar 25 yıl boyunca Türkiye, siyasi ve ekonomik sorunlarını çözemediği için adalara sahip çıkamadı ve bugün  Yunanistan sınırı , kıta sahanlığımıza kadar uzanıyor. Bu tarihin, yarattığı kişisel hüzünler dışında çok fazla önemi yok. Güvenli ve huzurlu bir coğrafyada olmak, birçok şeye sahip olmaktan daha önemli.  Ege’nin bereketi , İzmirliye olduğu kadar Hakkâriliye de uzanıyorsa bunun hazzı her şeyin üzerindedir. Bu bereketi 1990’larda keşfetmiştim. Altın gibi kumları, berrak denizi, huzurlu doğası ve sakin insanı, iklimi, ülkeye döviz getiren turistleri, canlı yaz geceleri, eğlence mekânları, gece konserleri, gündüz plajları. Yüzlerce ada ve kayalık; adlarını kimse bilmez ama ilk sorana cevap hazırdır:  “eşek adası”. Ege’nin deniz a

Alevilerin sorunlarını kim çözebilir?

Resim
20.01.2016  Hasan Yücel Başdemir   hasanyucelbasdemir@gazeteyeniyuzyil.com  in Share Şunu  temel bir öncül  olarak Türkiye’de herkesin “ama” kaydı olmaksızın kabul etmesi gerekir:  Aleviler  bu toplumda uzunca bir süre büyük  ayrımcılıklara, zorbalıklara ve tehditlere  maruz kaldılar. Çok eskilere,  Sultan Selim’e ve Şah İsmail’e  gitmeye gerek yok.  1826’da  bazı Alevi Ocakların kapatılmasından 1921 Koçgiri ve 1938 Dersim pogromlarına ; 1980 öncesi Maraş, Malatya, Çorum olaylarından  Madımak ve Gazi  olaylarına kadar birçok olay Alevilere  Kerbela  acısı yaşatmıştır.   Alevi belleği  bu talihsiz ve üzücü olaylarla dolu. Aleviler bu anılarını kendi içlerinde yaşıyorlar. Toplum, çoğu zaman onların acılarına ortak olmuyor; Alevi belleğinin farkında olmayabiliyoruz. Bu zamana kadar hiç taziye dilemedik. Oysa bu toplumun sorunlarının çözümü ve çocuklarımıza hayırlı bir gelecek bırakmak için  toplumsal barışı sağlamak zorundayız.  Üzgün komşularla  bunu başa

Birlikte sevinemiyor birlikte üzülemiyoruz

Resim
15.01.2016  Hasan Yücel Başdemir   hasanyucelbasdemir@gazeteyeniyuzyil.com  in Share Güneyimizdeki olaylardan kaynaklanan ve huzurumuza yönelen ilk bombalı saldırı, 11 Mayıs 2013’te Reyhanlı’da  olmuş ve 52 kişi hayatını kaybetmişti. Sonuncu bomba, Salı günü  Sultanahmet’te  patladı ve Reyhanlı’dan beri onlarca bomba, yüzlerce insanı hayattan kopardı. PKK’nin Cizre, Silopi, Nusaybin, Sur’da yaptıkları da buna eklenince her geçen gün “ gidemeyenlerin ülkesine ” dönüyoruz. Bunlar bizim hayatımızın olağan akışını bozuyor, enerjimizi alıyor, motivasyonlarımızı zayıflatıyor.  Bombalar ve silahlar  kadar arkasından yaşadıklarımız da bizi derinden sarsıyor . Bu   acılar bizi bir araya getiremiyor. Yaşadığımız kötü deneyimlere nasıl tepki vereceğimize karar veremiyoruz. Patlayan bombaların ve silahların bizde meydana getirdiği tesirler farklı.  Şiddetten ders çıkaramıyor , konuşma ve uzlaşma yolları bulamıyoruz. Her kötü olay bizi birbirimize kenetlemesi gerekirk

Diyanetin varlığı zorunlu değil

Resim
13.01.2016  Hasan Yücel Başdemir   hasanyucelbasdemir@gazeteyeniyuzyil.com  in Share 2010 yılında  Mehmet Görmez’in  Diyanet İşleri Başkanlığı’na (DİB) atanmasından birkaç gün sonra  Taraf gazetesinde  bir makale yazmıştım. Makale, “ Diyanete 12 Acil Öneri ” başlığını taşıyordu ve Diyanetin varlığını, faaliyetlerini ve kurumsal meşruiyetini sorgulamıştım. Şimdi aradan uzunca bir zaman geçti. Geçen haftalarda,  Diyanet  konusunda bir dizi tartışma yaşandı. Önce nişanlı kişiler  arasındaki ilişkilerin nasıl olması gerektiği, ardından başkan Görmez’in “ Cemevlerinin ibadethane gibi gösterilmesi kırmızı çizgimizdir ” açıklaması ve en son da  nikâhın bozulması  ile ilgili soruya cevaben edep dışı ifadeler içeren  fetva , Diyaneti tekrar sıcak tartışmaların odağına taşıdı. Diyanet,  dini olmaktan çok siyasi  bir kurumdur. Bu nedenle eleştiriler de dini olmaktan çok siyasi. Diyanetin 1924’teki, 2010’daki ve 2016’daki işlevi  ve yapısı arasında bir fark yok. Aynı